Tezhip

El yazmalarını, hat levha ve albümlerini, ferman, tuğra ve cilt kapaklarını süsleme sanatı olan tezhip, altın anlamına gelen Arapça zehep sözcüğünden gelir ve altınlamak anlamını taşır. Tezhiple bezenmiş eserlere müzehheb, sanatçılarına da müzehhip ve müzehhibe denir. Süsleme öğeleri olarak stilize edilmiş hayvan, bitki ve bulut motifleri kullanılmış, altın ve lacivert kullanımı her dönemde ortak nokta olmuştur.

Türk tezhip sanatının Anadolu Selçuklulardan başlayarak Osmanlılara kadar uzanan zengin bir geçmişi vardır; en erken tarihli örneklerinden biri günümüzde Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde bulunan 1131 tarihli bir Kur’an-ı Kerim sayfasıdır. Tezhip sanatında Yavuz Sultan Selim döneminde önemli yenilikler görülmüş, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise en parlak dönemi yaşanmıştır. Bu dönemde Şah Kulu ve Kara Memi eserleriyle süsleme sanatlarına büyük etki edecek ekoller yaratmışlardır. 18. yüzyılda Batı sanatı Türk süsleme sanatlarını etkilemiş ve tezhipte Rokoko üslubu olarak bilinen aşırı süslü bir anlayış ağırlık kazanmıştır. Bu dönemde klasik formlar yerini buket, vazo ya da sepet içinde resmedilen iri çiçek motiflerine bırakmış ve bu üslup 19. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir.

Geleneksel kitap sanatlarımızın akademik olarak öğretilmesi amacıyla 1914 yılında Medresetül Hattatin açılmış, önce Hattat Mektebi, sonra Şark Tezyini Sanatlar Mektebi adıyla faaliyetlerini sürdükten sonra, 1936 yılında Güzel Sanatlar Akademisi'ne bağlanmıştır.